Akıllı bir adam atına binmiş, gidiyormuş. Yol kenarında uyuyan bir adamın da ağzına yılan kaçmak üzereymiş. Atlı adam, yılanı ürkütüp kaçırmak ve adamı kurtarmak için atını koşturmuş, fakat yetişememiş. Yılan, uyuyan adamın ağzından girmiş.
Atlı adam, uyuyan adamın yanına gitmiş ve ona kırbacıyla birkaç kez vurmuş. Uyanan adamın canı çok acımış ve hemen yerinden fırlamış. Koşarak bir ağacın altına kadar kaçmış. O ağacın altında çok sayıda çürük elma varmış. Atlı adam, uyuyan adama o çürük elmaları yemesini emretmiş. Ağzına yılan kaçan adam, atlı adama şunları söylemiş:
“Beyim, ben sana ne yaptım? Niçin bana bunları yapıyorsun? Önce bana kırbacınla vurdun, sonra da çürük elmaları yememi istiyorsun. Senin bu yaptığını en kötü düşmanlar bile yapmaz!”
Nadan ile ye iç, sohbet etme. Ağzına yılan kaçan adam, bir yandan çürük elmaları yiyor, bir yandan da atlı adama beddua ediyormuş. Adam, çürük elmaları yedikten sonra, atlı adam tekrar ona vurmaya başlamış. Adam dayak yememek için kaçıyor, atlı adam ise onu kovalıyormuş. Bir süre bu şekilde koşmuşlar. Sonunda ağzına yılan kaçan adamın midesi bulanmış ve yediklerini kusmaya başlamış. Kusarken yılan da ağzından çıkmış. Adam yılanı görünce atlı adamın ayaklarına kapanmış:
“Sen bir iyilik meleğisin. Ben ne kadar şanslı bir adamım ki seninle karşılaştım. Meğer benim kusup yılanı çıkarmam için sen bana çürük elma yedirmişsin ve beni koşturmuşsun. Durumu anlasaydım sana o kadar kötü sözler söylemezdim. Beni affet[6].”
Atlı adam ise şöyle cevap vermiş:[7]
“Eğer ben sana ağzına yılan kaçtığını söyleseydim, sen çok korkardın. Belki de korkudan ölürdün2. Karnında yılan olduğunu buseydin ne elma yiyebilir, ne koşabilir ne de kusabilirdin.” Sen bana beddua ederken, ben gizlice, “Ya Rabbi, işimi kolaylaştır” diye dua ediyordum.
Akıllının düşmanlığı, aptalın dostluğundan daha iyidir. Nadan ile konuşmaktansa arif ile taşımak yeğdir.
1. Подберите аналог предпоследнему высказыванию этой истории:
Akıllının düşmanlığı, aptalın dostluğundan daha iyidir.
1) Лучше умная сестра, чем глупый брат.
2) Лучше умный друг, чем глупый прохожий.
3) Лучше глупый друг, чем умный враг.
4) Лучше глупый брат, чем умная сестра.
5) Лучше умный враг, чем глупый друг.
2. Как можно перевести следующие пословицы:
1) Havlayan köpek ısırmaz.
2) Bekarlık sultanlıktır.
3) Sürüden ayrılan koyunu kurt kapar.
4) Bir elin nesi var, iki elin sesi var.
5) Ağaç yaş iken eğilir.
3. Какие животные упоминаются в тексте?
1) eşek – осёл
2) kedi – кошка
3) yılan – змея
4) maymun – обезьяна
5) inek – корова
4. Проспрягайте глагол almak («брать») в настоящем продолженном времени.
ben alıyorum
sen ____________________
o ____________________
biz ____________________
siz ____________________
onlar ____________________
ben almıyorum
sen ____________________
o ____________________
biz ____________________
siz ____________________
onlar ____________________
ben alıyor muyum?
sen ____________________
o ____________________
biz ____________________
siz ____________________
onlar ____________________
ben almıyor muyum?
sen ____________________
o ____________________
biz ____________________
siz ____________________
onlar ____________________
5. Просклоняйте существительное ağaç («дерево»):
именительный ____________________
винительный ____________________
родительный ____________________
дательный ____________________
местный ____________________
исходный ____________________
1. Лучше умный враг, чем глупый друг.
2.
1) Havlayan köpek ısırmaz. – Брехливая собака не кусается.
2) Bekarlık sultanlıktır. – Холостяк сам себе хозяин.
3) Sürüden ayrılan koyunu kurt kapar. – Ягнёнка, отбившегося от стада, хватает волк.
4) Bir elin nesi var, iki elin sesi var. – Один в поле не воин.
5) Ağaç yaş iken eğilir. – Дерево гнется, пока молодо.
3. yılan – змея
4.
ben alıyorum
sen alıyorsun
o alıyor
biz alıyoruz
siz alıyorsunuz
onlar alıyorlar
ben almıyorum
sen almıyorsun
o almıyor
biz almıyoruz
siz almıyorsunuz
onlar almıyorlar
ben alıyor muyum?
sen alıyor musun?
o alıyor mu?
biz alıyor muyuz?
siz alıyor musunuz?
onlar alıyorlar mı?
ben almıyor muyum?
sen almıyor musun?
o almıyor mu?
biz almıyor muyuz?
siz almıyor musunuz?
onlar almıyorlar mı?
5.
именительный ağaç
винительный ağacı
родительный ağacın
дательный ağaca
местный ağaçta
исходный ağaçtan
Ahmed Yesevî’nin çocukluk çağlarında Türkistan’da Yesevî adında bir padişah varmış. Bu padişah, kış mevsimini Semerkant[8] şehrinde geçirir, yazları da Türkistan dağlarında ava çıkarmış. Bir yaz günü bu hükümdar Karaçuk Dağı’na avlanmaya gitmiş. Fakat dağ çok dik ve sarp olduğu için avlanamamış. Bu durum karşısında çok sinirlenen padişah, bu dağın ortadan kaldırılmasını istemiş. Bunun üzerine Türkistan’daki bütün ermişlere haber göndermiş. Çünkü padişah, ermişlerin dua ve himmetleri ile dağın ortadan kalkacağına inanıyormuş. Ermişler dağın ortadan kalkması için çok dua etmişler ama duaları hiçbir işe yaramamış.
Bunun üzerine padişah “Türkistan’daki bütün ermişler gelip dua etti mi?” diye sormuş. Yanındakiler, “Şeyh ibrahim’in oğlu Ahmed var. Ama o çok genç biri. Bu nedenle onu çağırmadık.” diye cevap vermişler. Padişah, Ahmed’i çağırmaları için adamlarım göndermiş.
Padişahın adamları Ahmed’in evine gidip durumu Ahmed’e anlatmışlar ve padişahın kendisini çağırdığını söylemişler. Ahmed, annesi ve babası öldüğü için ablasıyla yaşıyormuş. Ahmed bu durum karşısında ne yapması gerektiğini ablasına danışmış.
Ablası da “Babamın türbesine git, orada kapalı bir sofra[9] var. Eğer o sofrayı açabilirsen senin ermiş olma zamanın gelmiştir. Çünkü babamın vasiyeti böyleydi.” demiş. Bunun üzerine Ahmed, babasının türbesine gitmiş ve sofrayı açmış. Ahmed, sofrayı yanına alıp Yesi şehrine hareket etmiş. Yesi’de önceden toplanmış olan bütün ermişler Ahmed’i bekliyorlarmış. Ahmed, sofrada bulunan bir parça ekmeği oradakilere uzatınca, bütün ermişler Fatiha suresini okumuşlar. Bunun üzerine Ahmed, bir parça ekmeği orada bulunan herkese pay etmiş ve ekmek herkese yetmiş. Orada hükümdar, askerleri ve ermişler dâhil yaklaşık on bin kişi varmış. Az ye, uzun ye.[10]
Bir süre sonra çok şiddetli bir yağmur başlamış, yağmur o kadar şiddetliymiş ki oradaki ermişlerin seccadeleri3 bile suda yüzüyormuş. Ahmed’in üzerinde babasından kalma eski hırka varmış. Ahmed bu hırka ile başını, kollarım ve bütün vücudunu kapatmış. Ahmed bir süre sonra hırkadan başını çıkarınca yağmur durmuş ve güneş çıkmış. Oradakiler başlarını yukarı kaldırınca, Karaçuk Dağı’nın yok olduğunu görmüşler. Oradaki insanlar bu keramet karşısında Ahmed’in büyük bir ermiş olduğunu anlamışlar.
Padişah Yesevî, Ahmed’e “Bana bir dua et de adım kıyamete kadar anılsın.” demiş. Ahmed, “Cihanda beni kim severse, beni senin adınla birlikte ansın.” diye dua etmiş. Bu olaydan sonra Ahmed adı Yesevî adıyla birlikte anılmaya başlamış.
1. В каком городе проходила великая трапеза, о которой рассказывается в истории?
1) Yesi
2) Semerkant
3) Karaçuk
4) Arslan
5) Buhara
2. Что означают формы annesi, babası?
3. Переведите словосочетания на турецкий язык:
1) мои сады
2) его комнаты
3) моя дверь
4) его груша
5) моя вода
6) ваши зонтики
7) мои улицы
8) ваши уши
9) моя книга
10) их семья
4. Проспрягайте глагол etmek («делать») в настояще-будущем времени:
ben ederim
sen ____________________
o ____________________
biz ederiz
siz ____________________
onlar ____________________
ben etmem
sen ____________________
o ____________________
biz ____________________
siz ____________________
onlar ____________________
ben eder miyim?
sen ____________________
o ____________________
biz ____________________
siz ____________________
onlar ____________________
ben etmez miyim?
sen ____________________
o ____________________
biz ____________________
siz ____________________
onlar ____________________
5. Что такое «Фатиха»?
1) первая сура
2) вторая сура
3) третья сура
4) четвёртая сура
5) пятая сура
1. Yesi
2. annesi – его мать, babasi – его отец; si – притяжательный аффикс после гласной
3.
1) мои сады – bahçelerim
2) его комнаты – odaları
3) моя дверь – kapım
4) его груша – armudu
5) моя вода – suyum
6) ваши зонтики – şemsiyeleriniz
7) мои улицы – sokaklarım
8) ваши уши – kulaklarınız
9) моя книга – kitabım
10) их семья – aileleri
4.
ben ederim
sen edersin
o eder
biz ederiz
siz edersiniz
onlar ederler
ben etmem
sen etmezsin
o etmez
biz etmeyiz
siz etmezsiniz
onlar etmezler
ben eder miyim?
sen eder misin?
o eder mi?
biz eder miyiz?
siz eder misiniz?
onlar ederler mi?
ben etmez miyim?
sen etmez misin?
o etmez mi?
biz etmez miyiz?
siz etmez misiniz?
onlar etmezler mi?
5. первая сура
Rivayete göre, Ahmed Yesevî zamanında Baba Maçin adında bir kişi varmış. Baba Maçin cinler yardımıyla uçuyor, her yere uçarak gidiyormuş. Bir gün Ahmed Yesevî’nin şeriata aykırı hareket ettiğini duymu ş ve uçarak Ahmed Yesevî’nin yaşadığı Yesi şehrine gelmiş. Amacı Ahmed Yesevî’yi bu hareketlerinden vazgeçirmekmiş. Ne var ki Yesi’ye gelince işler umduğu gibi ilerlememiş. Hâkim Ata, Ahmed Yesevî’nin emriyle Baba Maçin’i yakalayarak bir direğe bağlamış. Baba Maçin’e beş yüz kırbaç vurmuş ama Baba Maçin hiç ses çıkarmamış. Ancak beş yüz birinci kırbaç vurulduğunda Baba Maçin bağırıp ağlamaya başlamış. Bunun üzerine oradakiler Ahmed Yesevî’ye bunun sebebini sormuşlar. Ahmed Yesevî şöyle cevap vermiş:
İlk önce vurulan beş yüz kırbaç ona değil arkasında bulunan cinlere değdi. Bu yüzden Baba Maçin hiç sesini çıkarmadı. Fakat bir süre sonra arkasındaki cinler ayrıldı. Beş yüz birinci kırbaç cin ve perilere değil de kendisine değdiği için Baba Maçin ağlamaya başladı.
Bu olay üzerine Baba Maçin, Ahmed Yesevî’nin büyük bir evliya olduğunu anlamış ve ona talebe olmuştur. Anlayana kul ol, anlamayana ağa olma.
1. Сколько ударов бичом нанесли Бабу Мачина?
1) üç yüz
2) dört yüz
3) beş yüz
4) altı yüz
5) yedi yüz
2. Напишите числительные словами:
1) 85
2) 24
3) 60
4) 759
5) 5
6) 2016
7) 96
8) 7
9) 49
10) 3579
3. Напишите числительные цифрами:
1) yüz
2) on altı
3) yüz otuz yedi
4) seksen dört
5) on beş
6) altmış bir
7) kırk dört
8) seksen
9) yetmiş beş
10) doksan sekiz
4. Заполните:
1 bir birinci
2 ________ ________
3 ________ ________
4 ________ ________
5 ________ ________
6 ________ ________
7 ________ ________
8 ________ ________
9 ________ ________
10 ________ ________
20 ________ ________
30 ________ ________
40 ________ ________
50 ________ ________
60 ________ ________
70 ________ ________
80 ________ ________
90 ________ ________
100 ________ ________
1000 ________ ________
5. Вставьте пропущенное слово:
İlk önce vurulan beş yüz kırbaç ona değil arkasında bulunan değdi.
1. beş yüz – 500
2.
1) 85 – seksen beş
2) 24 – yirmi dört
3) 60 – altmış
4) 759 – yedi yüz elli dokuz
5) 5 – beş
6) 2016 – iki bin on altı
7) 96 – doksan altı
8) 7 – yedi
9) 49 – kırk dokuz
10) 3579 – üç bin beş yüz yetmiş dokuz
3.
1) yüz – 100
2) on altı – 16
3) yüz otuz yedi – 137
4) seksen dört – 84
5) on beş – 15
6) altmış bir – 61
7) kırk dört – 44
8) seksen – 80
9) yetmiş beş – 75
10) doksan sekiz – 98
4.
1 bir birinci
2 iki ikinci
3 üç üçüncü
4 dört dördüncü
5 beş beşinci
6 altı altıncı
7 yedi yedinci
8 sekiz sekizinci
9 dokuz dokuzuncu
10 on onuncu
20 yirmi yirminci
30 otuz otuzuncu
40 kırk kırkıncı
50 elli ellinci
60 altmış altmışıncı
70 yetmiş yetmişinci
80 seksen sekseninci
90 doksan doksanıncı
100 yüz yüzüncü
1000 bin bininci
5. cinlere; cin – джинн
Kongratlarm beyi Alpun’un Baybörü ve Baysarı adlarında iki oğlu vardır. Ancak bu ikisinin de çocuklan olmaz. Bu yüzden her fırsatta toplum tarafından aşağılanırlar. Bu duruma çok üzülen Baybörü ve Baysan kırk gün Tann’ya yalvarırlar. Bir süre sonra Baybörü’nün bir oğlu ve bir kızı olur. Oğlana Hakim Bek, kıza Kaldırgaç adını koyarlar. Bir süre sonra Baysan’nın da bir kızı olur. Bu kıza da Ay Barçın adını verirler. Bir gün bir derviş gelir ve onlara “Büyüdükleri zaman Hakim Bek ile Barçın evlenecek. Hakim Bek ileride çok büyük bir kahraman olacak.” der ve gözden kaybolur. Aradan yıllar geçer ve Hakim Bek çok güçlü bir delikanlı olur. Çok güçlü olduğundan dolayı ona “Alpamış” adını verirler.
Kongrat kabilesinin başkanı olan Baybörü, zalim ve merhametsiz bir beydir. Kardeşi Baysan, onun zalimliklerine daha fazla katlanamaz ve Baybörü’ye başkaldınr. Böylece Kongrat kabilesi ikiye ayrılır. Baysan, ailesini ve adamlannı toplayıp yola çıkar. Altı ay yolculuktan sonra, Kalmuk Hanı Tayca Han’ın yanına gider. Tayca Han, onların Kalmuk topraklarında yaşamalarına izin verir. Aradan yıllar geçer, Barçın büyür ve çok güzel bir kız olur. Barçın sürekli Alpamış’ın yolunu gözler. Alpamış’tan başka kimseyi istemediği için bütün evlilik tekliflerini reddeder.
Bir gün Barçın, Alpamış’a bir mektup yazar ve ona durumu anlatır. Mektubu okuyan Alpamış hemen yola çıkar ve Kalmuk ülkesine varır. Orada amcası Baysarı’yı bulur ve çeşitli mücadelelerden sonra Barçın ile evlenir. Alpamış, Barçın’ı ve Kongrat halkını alıp ülkesine doğru yola çıkar. Ancak ağabeyi Baybörü’ye çok kızgın olan Baysan onlarla gitmez ve Kalmuk ülkesinde kalır.
Amcası ve kayınpederi olan Baysarı’nın Kalmuk ülkesinde kalması Alpamış’ın içine sinmez. Alpamış, Baysarı’yı oradan alıp kendi yurduna götürmek ister. Babası Baybörü engel olmaya çalışsa da Alpamış 40 yiğidiyle birlikte Kalmuk ülkesine doğru yola çıkar. Uzun bir yolculuktan sonra Kalmuk ülkesine ulaşır. Orada düşmanları ona tuzak kurarlar ve Alpamış’ı derin bir kuyuya atarlar. Etrafta Alpamış’ın öldüğü haberi yayılır. Haber Barçın’ın kulağına kadar gelir. Barçın, çok üzülür ve günlerce yas tutar. Bu sırada Barçın’ın bir oğlu olur; çocuğun adını Yadigâr koyarlar.
Alpamış, kuyuda yedi sene kalır. Bir gün, kuyuya yaralı bir kuş düşer. Alpamış kuşu tedavi eder. Bir mektup yazıp kuşun kanadına bağlar ve kuşu salıverir. Kuş, mektubu Alpamış’ın kız kardeşi Kaldırgaç’a ulaştırır. Kaldırgaç mektubu okuyunca hemen Alpamış’ın yakın dostu Karacan’a haber verir. Karacan, Alpamış’ı kurtarmaya gider. Bin bir zorlukla kuyuyu bulur. İpekten halatla Alpamış’ı yukarıya çekmeye çalışır. Ancak Alpamış kurtarılmayı istemez, ayaklarını kuyuya dayayarak Karacan’ın işini zorlaştırır. Karacan eli boş geri dönmek zorunda kalır[11]
О проекте
О подписке